12 Mart 2015

Platon ; Maddeyi İnkar Eden Adam !

Platon ve İdealar

FilozofBir tabloya bakarsınız "güzel" bulursunuz, bir manzarayı seyredersiniz "güzel" bulursunuz, bir müzik dinlersiniz "güzel" bulursunuz, endamına kapılır bir kadını "güzel" bulursunuz. Sonra birden tablo parçalanır, manzara değişir, müzik susar, kadın ölür, geriye ne kalır ? "Güzellik"; o hiç ölmez.
O halde diyor Platon, madde yalan! Bu görünür çokluğun gerisinde, görünmeyen;  zamandan ve mekandan öte bir başka alem vardır. Güzellik, adalet, iyilik her şey o alemdedir. Ve tanrı, bir sanatçı edasıyla tuvalinin başına geçip, o alemden biraz güzellik, biraz adalet, çokça iyilik alıp, yansıtmıştır bu aleme. Nasıl mı? 



İdealar
(M.Ö.427-M.Ö.347)yılları arasında yaşamış olan Platon, siyaset ile ilgili hatırı sayılır bir aileye mensuptur. Asıl isminin Aristokles olduğu ancak, geniş omuzlu atletik yapılı bir bedene sahip olması nedeniyle, "geniş" anlamına gelen Platon ismi ile çağrıldığı rivayet edilmektedir. İyi bir eğitim görmüş, Herakleitos'un değişim esaslı felsefesi ile Parmenides'in değişimi yadsıyan görüşlerini sentezleme çabası içerisine girerken, yaşamı süresince Güney İtalya'ya yaptığı seyahatlerde de Pisagorculuğun ruh öğretisi ve matematik görüşlerinden feyz almıştır. Ancak O'nun asıl hocası şüphesiz ki Sokrates'tir. 

Atina'da oligarşi taraftarları ile demokrasi yanlıları arasındaki mücadeleye tanık olan Platon, bu mücadelede, Sokrates'in oligarşi yanlılarınca bir siyaset kozu olarak kullanılmasını, demokrasi taraftarlarının da iktidarı ele geçirince, Sokrates'i ölüme mahkum edişlerini bizzat görmüştür. Sokrates öldüğünde yaklaşık otuz bir yaşlarında olduğu sanılan filozof, O'nun ölümü sonrasında, O'na ait görüşleri gelecek nesillere aktarmayı kendine görev edinmiş, bu amaçla Akedemia'yı kurmuştur. 

Yazılı yapıtlarının tamamı günümüze kadar ulaşmış ilk düşünür olan Platon'un felsefesini, tarihçiler belirli dönemlere ayırmaktadırlar. Bunlar; Sokrates'in görüşlerini birebir yansıttığı Sokratik Dönem, kendi görüşlerinin izlerinin hissedildiği Geçiş Dönemi, düşüncelerinin sistematikleştiği Olgunluk Dönemi ve felsefesini yeniden gözden geçirerek düzeltmeler yaptığı Yaşlılık Dönemidir. 

Sokrates, hatırlanacağı üzere; Adalet nedir?, İyilik nedir? Cesaret nedir? v.b. sorular sormuş, özellikle de  Erdem Nedir? sorusunun üzerinde durarak, insanlara bu kavramların doğru yanıtlarını gerçekte bilmediklerini göstermeye çabalarken, kendisi bu kavramlara ait genel geçer bilgiyi vermemiştir. Sokrates'in felsefesinde bu kavramların arayışı var, ancak tanımları yoktur. Bu durum Platon'u rahatsız etmiş, özellikle Sofistlerin gerçek bilginin olamayacağı yönündeki argümanlarını da etkisiz hale getirme çabasıyla,idealar öğretisini geliştirmiştir. Bu öğreti, yazının ilk paragrafındaki  "Nasıl?" sorusunun yanıtını da bizlere verecektir.


İDEA ÖĞRETİSİ


"Her şey akar" diyordu, Herakleitos. "Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz" idi. Duyulara hitap eden doğadaki bu sürekli değişim ve oluşumu, Herakleitos gibi Platon da gözlemlemekteydi. Buna karşılık Parmenides ise, değişimin bir aldanma olduğunu, her şeyin değişmeyen "Bir" olduğunu iddia ediyordu. Bu iki zıt görüşü sentezleme çabasındaki Platon; bir yandan da, Sokrates'in yanıtını aradığı cesaret, iyilik, güzellik, erdem gibi kavramları, nasıl oluyor da görünür doğaya uyarlayabildiğimize şaşıyordu. 

Örneğin korkusuzca savaşan askere de, inandıklarından ödün vermeyen Sokrates'e de "cesur" diyorduk. Bir tabloya, bir manzaraya, bir insana "güzel" diyebiliyorduk. Sokrates, Platon, Aristo ölüyordu, ama "insan" ölmüyordu.  O halde bu birbirinden farklı olguları "cesaret", "güzellik", "insan" kavramları altında birleştirmemizi sağlayan ortak tanımlar olmalıydı. Ve bu ortak tanımlar, Platon'un ifadesi ile formlar, hiç değişmiyordu.Doğadaki ağaçların sayısı, rengi , biçimi değişse, yapraklarını dökse de bizim için "ağaç" kavramı var olmaya devam edecekti. 

Duyulara hitap eden aldatıcı doğaya inat, kalıcı ve değişmeyen formların alemine, idealar alemi adını vermişti Platon. Tıpkı Parmenides'in, ezeli ve ebedi, zaman ve mekanın ötesindeki "Bir" kavramına benzeyen idea, bir değil birden çoktu. Yeryüzünde görüp bildiğimiz her şeyin idea'sı vardı. İyilik, cesaret, erdem, ağaç, insan v.b. 

İdealar her şeyin en mükemmeli idiler. Herhangi bir yerde ya da insan zihninde değillerdi. Zaman ve mekanda yer kaplamıyorlardı. Ezeli ve ebedi idiler, var olmamışlardı, kendileri; asıl varlıktı. Yeryüzündeki her şey, onlardan pay alarak ya da onlara katılarak, bir nevi idealardan var ola gelmişti. Özetle evren; ideaların bir kopyası idi. Bir şey güzel ise, güzellik ideasından pay aldığı için güzeldi. Ancak mükemmellik; idealar alemine mahsus olduğu için, yeryüzündeki her şey, idealar düzeyine ulaşma çabası ile sürekli bir oluşum içerisinde ve eksik kalacaktı. 

İdeaların da kendi içlerinde belirli bir hiyerarşileri vardı, en yüksek idea, "iyi" ideası idi. Tüm idealar "iyi" ideasına ulaşmaya çabalıyor, ve ondan pay alıyorlardı. Her şey madem ki idealardan pay almıştı, idealar da "iyi" ideasından pay aldıklarına göre , evrendeki tüm mevcudiyetler özünde "iyi" idiler. 

Peki idealar alemi ile duyulur evren arasındaki bağlantıyı sağlayan neydi ? Platon bu tanrısal güce, Demiourgos adını verdi. Ezeli,ebedi, var olmamış, boşluksuz, homojen haldeki ilk maddeyi; Demiourgos,  idealar alemine bakarak biçimlendirmiş, düzene sokmuş, duyulara hitap eder hale getirmişti. Bu düzenlemeyi yaparken, tanrısal gücün, matematik ilkelerden de faydalandığını özellikle belirten Platon, bu görüşü ile Pythagoras'ın etkisini felsefesine yansıtıyordu.


felsefe
Platon'un evren tasavvurunu, önündeki hamurdan kalıplar yardımıyla şekilli kurabiyeler yapan birine benzetebilirsiniz. Hamur; homojen, boşluksuz hali ile ilk maddeyi, kalıplar; ağaç insan, çiçek şekilleri ile kurabiyeye şeklini verecek olan ideaları, bu işlemi yapan kişi de Demiourgos'u betimler.

Demiourgos ile iyi ideasının bir ve aynı şeyler olduklarını ve tanrıyı ifade ettiklerini belirten görüşler ağırlıktadır. Demiourgos tanrının dinamik, düzenleyici, hareket ettirici yönünü, iyi ideası ise durağan, hareketsiz, ancak her şeye nüfuz eder yönünü imlemektedir. Tanrı iyi olduğu için, evren de iyidir. 

Platon'un idealar öğretisi özünde maddenin inkarı, düşüncenin ilahlaştırılmasıdır. O ilk kez görüşleri ile bir sistem kurmayı, varlık ve bilgi sorunlarını hatta toplum ve devlet yapısını da içine alan çözümleyici bir felsefe sistemini yaratmıştır. 

Bu yazıyı okuduktan sonra, aynaya geçip kendinize bir bakın, madem ki tüm idealardan pay almışız; daha iyi, daha güzel, hatta daha mutlu olmak elimizde, yeter ki içimizdeki o ideayı bulup çıkaralım... 



Bunlar da ilginizi çekebilir.

Creative Commons Lisansı
Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir.Tüm Yazılar Creative Commons Al 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...