Budizm'de Manastır Hayatı
Melodiyi güzelleştiren, notaların arasındaki "es"lerdir. Hayat da nağmeler gibidir; arada bir durmak, soluklanmak gerekir ki yaşam güzelleşsin, anlam kazansın. Oysa çoğu zaman sürekli bir yerlere yetişme telaşıyla öylesine hızlı yaşarız ki; zamanı kaçırır, kendi farkındalığımızı yitirir, hayatın anlamsızlığında kayboluruz. Bunu hissettiğimiz an da, maddi ve manevi tüm yüklerimizden arınmak, sadeleşmek, hayatı yavaşlatmak isteriz. Ancak bunu nasıl başaracağımızı da bilemeyiz. Bu nedenle, bizlere bunun sırrını verdiğini iddia eden filmler çok izlenir, kitaplar çok satılır. Örneğin Robin S. Sharma'nın Ferrarisi'sini Satan Bilgesi gibi. Kariyerinin doruklarındaki bir avukatın, hayatın anlamını bulmak umuduyla, her şeyini satıp, Hindistan'a yaptığı ruhani yolculuğu ve bu yolculuk sırasında tapınaklardaki bilgelerden edindiği yaşam tecrübelerini anlatır.
Peki ya sizler, çoğu kez filmlere ve kitaplara konu olan Budist Tapınaklarındaki geleneksel ritüelleri, keşişlerin günlük yaşantılarını hiç merak ettiniz mi? Onların sade ve dingin hayatlarını okuduğumda, kendi hayatımın ne kadar maddeye bağımlı, zihnimin ise bir çöplük misali ne kadar karmaşık olduğunu fark ettim. Belki sizde de aynı etkiyi bırakır ve son sürat ilerlediğiniz hayat yolculuğunda arada bir frene basıp yavaşlar, etraftaki manzarayı seyretmenin keyfini çıkarırsınız, öyle ya da böyle yolun sonuna varacağımıza göre, neden yolculuğun keyfini çıkarmayalım ki?
Hayatı yavaşlatıp, yaşamı anlamlı kılmak için, kilometrelerce yol kat ederek, uzak doğu tapınaklarına gitmeniz gerektiğini söylemiyorum. Hayatın koşturmacasına son vermenin, günümüz şartlarında çok da kolay olmadığının da farkındayım. Ancak arada bir hızınızı yavaşlatıp, her gün önünden geçerken varlığını gözden kaçırdığınız o çiçeğin, güzelliğine dokunabileceğinizi kast ediyorum. O çiçek; belki aileniz, belki sevgiliniz, belki dostunuz hatta belki de kendiniz olabilirsiniz.
Budist Manastır Hayatı, her şeyi terk ederek, Buda'nın etrafında toplanmış müritleri ile başlamıştır. (Budizm'in doğuşu ve Buda'nın Hayatı için, bakınız !)
Buda; gezgin bir rahip gibi gittiği bölgelerde öğretisini anlatmış, gidemediği yerlere misyonerler göndermiş, Budizm; geniş coğrafyalara yayılırken, manastır hayatı da buna paralel olarak yayılmıştır.
Ailesini, evini barkını terk ederek, manastır hayatına katılan keşişler; nirvanaya ,aydınlamaya kavuşacak olan tam Budistlerdir. Bunların dışında; rutin hayatını terk etmeyerek, manastır hayatına katılan, hatta öğretinin yayılmasını destekleyip, manastırlara maddi yardım yapanlar da vardır ki, bunlar yarı-Budist olup, nirvanaya ulaşamayacak olanlardır.
Tam Budist olma yolunda manastır hayatını tercih edenler 3 temel şeyi kendilerine esas kabul ederler:
Bunlar da ilginizi çekebilir.
Hayatı yavaşlatıp, yaşamı anlamlı kılmak için, kilometrelerce yol kat ederek, uzak doğu tapınaklarına gitmeniz gerektiğini söylemiyorum. Hayatın koşturmacasına son vermenin, günümüz şartlarında çok da kolay olmadığının da farkındayım. Ancak arada bir hızınızı yavaşlatıp, her gün önünden geçerken varlığını gözden kaçırdığınız o çiçeğin, güzelliğine dokunabileceğinizi kast ediyorum. O çiçek; belki aileniz, belki sevgiliniz, belki dostunuz hatta belki de kendiniz olabilirsiniz.
Budist Manastır Hayatı, her şeyi terk ederek, Buda'nın etrafında toplanmış müritleri ile başlamıştır. (Budizm'in doğuşu ve Buda'nın Hayatı için, bakınız !)
Buda; gezgin bir rahip gibi gittiği bölgelerde öğretisini anlatmış, gidemediği yerlere misyonerler göndermiş, Budizm; geniş coğrafyalara yayılırken, manastır hayatı da buna paralel olarak yayılmıştır.
Ailesini, evini barkını terk ederek, manastır hayatına katılan keşişler; nirvanaya ,aydınlamaya kavuşacak olan tam Budistlerdir. Bunların dışında; rutin hayatını terk etmeyerek, manastır hayatına katılan, hatta öğretinin yayılmasını destekleyip, manastırlara maddi yardım yapanlar da vardır ki, bunlar yarı-Budist olup, nirvanaya ulaşamayacak olanlardır.
Tam Budist olma yolunda manastır hayatını tercih edenler 3 temel şeyi kendilerine esas kabul ederler:
- Bekaret
- Fakirlik
- İtaat
MANASTIRA GİRİŞ KURALLARI NELERDİR?
- Keşiş olmak isteyen kişi, öncelikle kendi adına, manastır başkanına giriş talebinde bulunur.
- Bu talebin ardından keşiş adayı iki hocaya tabi olur. Biri manevi hocası olup Buda'nın öğretilerini anlatırken, diğeri ruhani hocası olup manastır hayatı ile ilgili bilmesi gerekenleri adaya anlatır.
- Keşişe öncelikle evli olup olmadığı sorulur. Zira keşişlerin bekar olması ve bekar kalması esastır. Bazı manastırlarda bu kural yumuşatılmış olsa da, bekarlığı tercih edenler, daima daha yüksek rütbede görülmüştür.
- Manastıra kabul edilecek kişinin; saçları, kaşları, vücudundaki bütün kıllar traş edilir ve üzerine su dökülür.
- Kendisine 3 adet kıyafet verilir.
- Keşişin elden aldığı son eşya elbiseleri olur, bundan sonra dilencilik yapacağı için keşiş; sadaka dışında hiçbir şeyi elden istemez.
- Tüm bunlardan sonra keşiş yarı-budist olmuş olur.
- Giriş töreni; ölü ve diriler için yapılan dua ile son bulur.
- Keşiş bu tören sonunda yere su serper ve 108 adet keşiş kuralını dinler.
- Ardından meditasyon yapar ve kutsal kitaptan bölümler okuyarak eğitimine başlar.
MANASTIR HAYATINDA UYULMASI GEREKEN KURALLAR NELERDİR?
- Keşişin mülkiyet hakkı yoktur.
- Yemeklerini dilencilik ile elde eder.
- Dilenmek için rahibin sahip olduğu tas, ayrıca bir otorite sembolüdür. Şayet rahip bu tası bir başkasına verir ise, otoritesini yitirmiş olur.
- Dilenirken rahip konuşmaz, bir şey istemez, aldığının karşılığında teşekkür etmez.
- Dilencilik yapmakla kendini alçalmış hissetmez, bilakis dilenmek nefis terbiyesidir.
- Keşişin özel eşyaları 3 parça kıyafet, çatal,yelpaze,tas,tencere gibi zorunlu gereksinimlerdir.
- Keşişler şiddetten uzak durmalı, hayvanlara saygı göstermelidirler. Bu nedenle et yemezler, hatta bazı Budist tarikatlarda süt ve yumurta da yasaklanmıştır.
- Tüm canlılara saygı gösterir, insanlara duyarlı ve hoşgörülü olurlar.
- Kendi aralarında kavga etmezler.
- Keşiş bekar kalmak zorundadır. Bekarlık kuralı 2000 yıldır sürmektedir. Hatta bazı keşişlerin, kadınlara bakmamak için yüzlerini yelpaze ile kapattıkları bilinmektedir.
- Tiyatro ve müzik şöleni gibi faaliyetlerde bulunmazlar.
- Keşişler, bedeni arzularını öldürmüşlerdir.
- Parfüm sürmez, şarkı ve gösteri izlemezler.
- Para kazanmaları ve para bulundurmaları yasaktır.
- Sabahları dilenmeye giden keşişlerin, topladıkları sadakaların hepsini yemeleri yasaktır. Bir kısmını fakirlere dağıtmak zorundadırlar.
- Keşişler zamanlarının çoğunu yoga ve meditasyonla geçirirler.
- Her türlü eziyet ve bedeni acıdan uzak durarak, düşüncelerini temizleyip, tutkularından arınarak nirvanaya ulaşmaya çalışırlar.
MANASTIRDA BİR GÜN NASIL GEÇER?
- Manastırda zil sabah en geç 4'te çalar ve keşişler kalkar.
- Tuvalet ve temizlik ihtiyaçlarını gördükten sonra 3 tane sarı elbise giyerler. (Elbiselerin renkleri yörelere göre değişmektedir.)
- Kıyafetlerini giydikten sonra tütsüler yakılır ve kendi odalarında Buda'nın heykelinin önünde diz çökerler.
- Odalarından ayrıldıktan sonra karşılaştıkları herkese selam verir, şükranlarını sunar ve biraz da meditasyon yaparlar.
- Daha sonra ikili gruplar halinde bir meydanda toplanırlar.
- Her keşiş; günah işlediyse, diğer arkadaşına bunu itiraf ederek, tövbe eder.
- Tüm bu eylemler, güneş doğmadan bitmiş olur.
- Bunların ardından keşişler odalarına çekilip, birkaç dakika dinlendikten sonra keşiş kıyafetlerini iki omuzlarını örtecek şekilde giyerler.
- Keşişler, dilencilik taslarını ellerine alıp, dilenmek için yola çıkarlar.
- Saat 7'de keşiş manastıra geri dönmüş olur.
- Her keşiş, bulduğu ya da topladığı yiyecekleri ortaya koyar ve dileyen keşiş dilediğini almakta serbesttir. Yemek, genelde toplu yenir.
- Sabah 08:15 'de ikinci zil çalar ve bu sefer keşişler toplu ayin için büyük salonda toplanır, en eskiler en öne, en yeniler en arkaya gelecek şekilde otururlar.
- Saat 08:30'da başkan gelir ve salondaki tütsüleri yakar. Keşişler dizlerinin üstüne oturup, ellerini havaya kaldırarak, dua ederler. Başkan da kutsal kitaptan metinler okur.
- Ayinin sonunda keşişler odalarına çekilip ödevlerini hazırlar.
- Saat 11:00'de keşişler topladıkları ya da aşçıların pişirdikleri ile ikinci yemeklerini yerler
- Daha sonra yine odalarına çekilir ve kutsal kitaptan metinler okurlar.
- Keşişler kısa bir banyonun ardından saat 17:00 ile 18:00 arası dinlenirler.
- Bu sefer tekrar zil çalar ve ikinci kez ikili gruplar halinde salonda toplanıp hep birlikte dini metinler okurlar.
- Tören bitiminde yeniden odalarına çekilen keşişler ya dinlenir ya da hocalarının verdiği dersleri dinleyerek günü sonlandırırlar.
Bunlar da ilginizi çekebilir.
Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir.Tüm Yazılar Creative Commons Al 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Kaynağın soyadı yanlış yazılmış, Emine Zehra TURAN olmalıdır.
YanıtlaSilİlginiz ve dikkatiniz için teşekkürler
Silİnsan sıkılır o manastırda be. Sürekli bir dilen bir meditasyon bir kutsal metin dinlemekten... İnsancağızları bari bir tiyatroya gönderip, enstruman çalmasını ve kitap okuyup tarlalarda çalıştırsaydınız. Orda vakit geçer mi be sürekli 3 şey yaparak
YanıtlaSil