31 Mart 2015

Türkiye'nin Yönetim Biçimi Nedir?

PLATON VE REJİM TÜRLERİ

Rejim TürüTürkiye Cumhuriyeti, demokratik bir ülkedir. Ancak; özünde mi, görüntüde mi demokrasi olduğu çoğu kez tartışma konusu edilmektedir. Mevcut demokrasimizin eksiklikleri var mıdır, yoksa başka rejim türlerine dönüşme tehlikesi içinde midir gibi konular, her ne kadar siyaset bilimcilerinin işi olsa da, seçimlere az bir zaman kala, oylarıyla ülke rotasını belirleme gücü olan her seçmenin, kendisine bu soruları sormaya hakkı olduğu kanısındayım. Platon'un belirlediği rejim türleri ve bu rejim türlerinin hangi tavırlar sonucu bozulmaya uğradığı konusundaki fikirlerine bakarak, isterseniz; ülkemizin yönetim biçiminin adını siz koyun. 
Şimdi; Platon'un belirlediği 5 yönetim biçimini ve bu yönetim biçimlerinin adım adım nasıl bozulmaya uğradığını görelim:

1-ARİSTOKRASİ: Az sayıda bilgenin, toplumu akla ve bilgiye dayalı olarak yönettiği rejime, aristokrasi diyor, Platon. Baştakiler; en iyi ve en adil insanlar olduklarından, onların idaresindeki yönetim biçimi de en iyi ve en adil yönetim biçimi olacaktır. Bu rejim türü, özellikle başta filozof kralın olması şartı ile Platon'a göre en ideal rejimdir. (Bakınız:Platon'un Filozof Kral'ı )
  • Devleti yöneten bir kişi ise, monarşi.
  • Devleti yöneten bir grup ise, aristokrasi.
Bilge ve erdem sahibi yöneticilerin bulunduğu aristokrasi, şan söhret tutkusundaki yöneticilerin eline geçince, bozulmaya başlıyor.

2-TİMARŞİ ya da TİMOKRASİ: Şan, şeref düşkünü insanların idaresindeki yönetim biçimine, timarşi ya da timokrasi diyor, Platon. Yöneticilerin; toplumu değil, kendi çıkarlarını düşünmeye başlamaları sonucu, bu rejim türüne doğru bozulma oluyor.
  • Devlet adamları saygı görüyor.
  • İşçi,tüccar kesimi küçümseniyor.
  • Barıştan çok savaş yanlısı kaba insanlar beğeniliyor.
  • Diyalektik-felsefe önemini yitiriyor.
Zamanla yöneticilerin para saklama ve biriktirme huyları, bu rejim türünün daha da  bozularak, diğer bir yönetim biçimine dönüşümüne neden oluyor.


Platon
3-OLİGARŞİ: Para sever ve zenginlik tutkusuna sahip insanların başta bulunduğu yönetim biçimine, oligarşi diyor, Platon. Servet biriktirme arzusu sonucu, gelire dayalı, zenginlerin yönettiği ve fikirlerin yönetimde pek etkisinin olmadığı bir düzen oluşuyor.
  • Gelir üstünlüğüne dayalı devlettir.
  • İnsanlar, biriktirdikleri paraları harcayabilmek için yasaları rahatça bozarlar.
  • Zamanla,servet düşkünlüğü toplumun harcı olur, "doğruluk" değer olmaktan çıkar.
  • Yurttaşların yönetime katılma ölçüleri, zenginlikleriyle orantılı hale gelir.
  • Devlet; zenginler, yoksullar diye, ikiye bölünür.
  • Zenginlik uğruna insanlar bir çok işte çalışmak zorunda kalır.
  • Toplumda dilenciler, hırsızlar, katiller türer.
  • Cesur ve soylu kişiler, beş parasız kalır.
  • işsizlik artar.
  • Gençler, borca girer.
  • Site düzenini yıkmak için planlar yapar.
Zengin sınıfın alabildiğine zengin olma arzusuna karşılık, yoksul ve mutsuz insanların sayısı artınca, iç savaş kaçınılmaz olur, ve bu yönetim biçimi de böylece bozulup değişime uğrar.

Yönetim Biçimi

4-DEMOKRASİ:Eşitliği savunan insanların ve halkın oyuyla seçilenlerin başta bulunduğu yönetim biçimi demokrasidir. 
  • Oligarşi düzeni sonunda çıkan iç savaşla, zenginlerin kimi ölür, kimi sürgün edilir.
  • Geri kalan yurttaşlar site işlerini eşit şartlarda bölüşür.
  • Her yurttaş, devlet yönetimine katılabilir.
  • Böylece devlette herkes özgür ve her dilediğini yapabilir.
  • Dileyenin dilediği gibi yaşadığı, dilediğince düzen kurduğu bir "düzen panayırı" kurulur ki, bu da düzensizliğin ayrı bir çeşididir.
Görünüşte en iyi yönetim biçimidir. Ancak; halkın sınırsız özgürlük tutkusu, bu yönetimin bozulmasına sebep olur. Demokrasinin bozulması sonucu, Platon'a göre en kötü yönetim biçimi olan, tiranlık oluşur.

5-TİRANLIK: Tiranlık ya da zorbalık, demokrasinin özgürlük hırsından doğar. Başta bulunan kişinin zorba olduğu yönetim biçimi, tiranlıktır.
    Diktatörlük
  • Halkın özgürlük hırsı; taleplerinin artmasına ve yönetimin bu taleplere yetişememesine sebep olur.
  • Halk talepleri karşılanmayınca yönetimi suçlar, toplumda kargaşa çıkar.
  • Aşırı özgürlük talebi, köleliği doğurur.
  • Sitedeki işsiz güçsüz kesim, geniş halk kitlelerini ayaklandırır.
  • Bir lider öncülüğünde seferber olur.
  • Bu lider; halkın desteğiyle galip geldikten sonra zorbalaşır ve acımasız bir tiran haline dönüşür.
  • Rakiplerini temizler.
  • Mutlak hakimiyetini ilan eder.
Platon monarşi ya da aristokrasiden yana olan bir siyasi görüşe sahiptir. Demokrasinin, eğitimsiz kişilerin ellerinde, yanlış seçimler sonucu, zorbalığa dönüşeceğini düşünmektedir. Elbette O'nun böyle düşünmesinde yaşadığı dönemin tarihi arka planı da etkili olmuştur. Ancak günümüz şartlarında, bizlerin tek adam ya da küçük bir azınlığın idaresini doğru bulmamız düşünülemez.

Buna karşılık, Platon'un vurguladığı, demokrasilerin tiranlığa evrilmesine sebep olan "aşırı özgürlük" taleplerinin, bir arada yaşamamızı sağlayacak düzeyde sınırlandırılması; ideal bir demokrasi, ya da yaşayabilir bir demokrasi için elzemdir.

Platon'un vurguladığı gibi; demokrasi ile tiranlık (zorbalık) arasında, çok ince bir çizginin olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Peki sizce; Platon'a göre günümüz Türkiye'sinin yönetim biçimi nedir? 

Kaynak:Anadolu Üniversitesi-İlkçağ Felsefesi
Anadolu Üniversitesi-Siyaset Felsefesi

Bunlar da ilginizi çekebilir.
Creative Commons Lisansı
Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir.Tüm Yazılar Creative Commons Al 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

6 yorum:

  1. Tiranlıktır başka bi şey değildir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'de bir gün "gerçekten" demokrasinin geleceğine dair umudumuzu yine de yitirmemek gerek sanırım...

      Sil
  2. Güzel bir site açmışsın, konusu da güzel, felsefe.
    Özellikle ülkemizde felsefe gibi konulardan uzak kalındıgını düşünürsek sizi kutlarım.

    Umut mu dediniz?
    Hangi umut?
    Küçük bir azınlık dışında halkın umudu olmaz!
    Günlük kişisel çıkarlar veya cennete gitme hayalinden ibarettir.
    Bir sanatçı ve yazara aynısını söyledigimde bir hayli tepki vermişti.
    "Halkın bilinçsiz ve uyutulmuş" olmasına dayandırmıştı tepkisini.
    Kırk yıldır ben de böyle düşünmüştüm, hatta bütün yaşam biçimim bu ugurda geçti. Halkı uyandıralım derken megerse kendimi uyutmuşum...

    Bir hedef veya bir düşünce için önce insanı tanıyacaksın.
    İnsanların yüzde doksanından daha fazlası toplum çıkarına öncelik vermenin değerini kavrayacak evrimi henüz geçirmemiştir.
    1919'da bu ülke işgale uğradıgında kurtuluş savaşı veren halkın okuma oranı yüzde üç bile değildi, bugün de işgal altındayız, aynı duyarlılıgı göstermeyen bugünkü halkın okuma oranı yüzde yüz...

    Sistemler ne olursa olsun, ister monarşi ister demokrasi, asıl önemli olan toplum anlayışının hangi karakterde oldugudur...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle şunu belirteyim yazdıklarınıza ve fikirlerinize hayran kaldım, bizim gibi toplumun karanlığın pençelerinden kurtulmasını isteyen düşünen araştıran okuyan ve merak eden kişilerin galip geleceğinden de eminim. Bu ancak Meritokrasi ve Teknokrasi ile mümkün olacağını düşünüyorum. Halkın ve devletin çıkarlarını en üst seviyede tutan, akılcı analitik düşünen kendini en üst seviye yetiştirmiş ve yetiştirmeye de devam eden beli bir gurup tarafından yönetilmesi taraftarıyım.

      Sil
  3. Bu sistemlerden birisi olmak zorunda degil....
    Yerine göre hangisi fayda sagliyorsa sistem kullanilir ve gorunurde ise tek sistem olarak gozukur.Platon tanri degil ki butun isi tek basina çözsun.Ve bu kadar sistem varken bunun 5 e indirgenmesi yanlıştır.Tanrinin sistemini bile insanlar kendilerine gore degistirdi.Nasil olurda bu yapay sistemler saf kalabilsin?

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...