29 Ocak 2015

Ksenofanes; Çok Tanrı'dan, Tek Tanrı'ya

Ksenofanes (Xenophanes)

Xenophanes
Rüya görürken, bir rüyada olduğunuzun farkında mısınız? Değilsiniz! Peki uyanık olduğunuz anlarda, rüyada olmadığınızdan ve "yaşadığınızdan" nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Belki de her şey bir kurgudan ibaret, bizler; Tanrı'nın düşüncesindeki hayalleriz, olamaz mı? Muhtemelen sorularım size gülünç geldi. Görüyorsunuz, işitiyorsunuz, düştüğünüzde canınız acıyor çünkü duyumsayan bir bedene sahipsiniz, özetle "var"sınız. Var olduğunuzu beş duyunuz sayesinde algılayabiliyorsunuz, peki beş duyunuzun algılayamadığı şeyler hakkında bilgi sahibi olabilir misiniz? Tanrı daha fazlasını bilmenize izin verir mi? 


M.Ö.570-480 yılları asarında yaşamış olan Kolophonlu(İzmi-Değirmendere) Ksenofanes'in felsefesinin ana sorusu buydu. Yaşadığı toprakları muhtemelen İran saldırısı nedeniyle terk eden Ksenofanes, Güney İtalya'ya gitmiş ve oralarda bir gezgin hayatı yaşamıştır. Hem İyonya'da Doğa Filozoflarının hem de Güney İtalya'da Pisagorculuğun felsefi görüşleri ile karşılaşma imkanı bulmuş olan filozof; bunlardan hem etkilenmiş hem de yer yer eleştirilerde de bulunmuştur. 

Öncelikle sizlerin de sabırsızlıkla cevabını beklediği yukarıdaki soruya Xenophanes'in nasıl cevap verdiğine bakalım. Xenophanes'e göre insanların bilgi kaynakları deneyim ve tecrübeye dayanır. Hayatında hiç deniz görmemiş, göl kenarında yaşayan bir insana, en büyük su birikintisi nedir diye sorsanız size gölü işaret edecektir; aynı insanı deniz kenarına götürdüğünüzde, mevcut bilgisinin yanlışlığını fark ederek yaşadığı tecrübeyi yeni bilgiye dönüştürecektir. 
Ksenofanes de insanların deneyim sayesinde bilgi edindiklerini ve bu bilgilerini de tecrübeleri ile arttırabileceklerini kabul etmektedir. 


Xenophanes

Peki Tanrı, ruh, ölüm gibi duyu verilerinin ötesindeki konulara dair bilgilerimizi nasıl ediniriz? Filozofa göre görünürün gerisindeki hakikatin bilgisini ancak Tanrı bilebilir. İnsanların hakikatin bilgisine erecek yetkinlikleri yoktur. İnsanın bilgisi göreceli ve geliştirilmesi gereken bir bilgidir, oysa Tanrı her şeyi bilendir "O bütünü gören, bütünü düşünen, bütünü işitendir." Bu durumda insanoğlu, bilemediği gerçekler karşısındaki acizliğini örtmek için efsaneler, mitler, masallar uydurmaya başlar. İnsan kılığında tanrılar yaratır, bu tanrılara insani davranışları yakıştırır. Özellikle Ksenofanes'in karşı durduğu da budur. Mit yapıcı Homeros ve Hesiodos'u eleştirdiği gibi, insan kılıklı tüm bu tanrıları da elinin tersiyle iter.

"Ölümlüler sanıyorlar ki tanrılar da kendileri gibi doğmuşlardır,kendileri gibi giyinirler, kendilerinin biçimindedirler. Nitekim Habeşler tanrıları kendileri gibi kara ve yassı burunlu; Trakyalılar sarışın ve mavi gözlü diye düşünürler.Böyle olunca,atların, aslanların elleri olup da resim yapabilselerdi,atlar tanrılarını at gibi, aslanlar da aslan gibi çizeceklerdi. Oysa tanrılar ne aslan biçimindedirler, ne zenciler gibidirler, ne de Yunan heykellerinde olduğu gibi insan kılığındadırlar" 
Xenophanes

Peki Ksenofanes'in tanrı betimlemesi nasıldır? “Bir Tanrıdır, hem tanrıların hem de insanların arasında en yüce O’dur; ne beden olarak ne de kavrayış olarak insana benzer." Filozofa göre, insanın sınırlı bilme yetisine karşın tanrının zaman ve mekanla sınırlı olmayan bilme yetisi vardır, Homeros ve Hesiodos'un tanrıları gibi bilmek için hareket etmesine gerek yoktur. “Hep aynı yerde kalır hiç kımıldamadan. Uygun düşmez O’na farklı zamanlarda değişik yerlerde olmak” 
Tanrıyı küre biçiminde tasavvur eden Ksenofanes, onun soluk almayan,baştan aşağı düşünce, baştan aşağı akıl olduğunu belirtmiştir.

Bu görüşleri ışığında (monoteizm) tektanrıcılığın kurucusu sayılabilecek olan Ksenofanes'in görüşlerinde yer yer, evren ile tanrıyı da birbirine eşit görerek tümtanrıcı (pantheist) görüşe kaydığı da fark edilmektedir. 

İnsan bilgisinin sınırlarının olup olmadığını sorgulaması, mitolojilere karşı çıkarak Tanrının varlığını efsane ve masalların ötesinde gerçekçi temellerde arama çabası onu düşünce tarihinde her zaman hatırlanan ve değerli bir filozof yapacaktır. 

Ancak bana kalırsa Xenophanes burada durmalıydı, o hızını alamamış, doğa filozoflarının alanına ait konularda da bir kaç kelam etmekten kendini alıkoyamamıştır. 

Dünyanın tepsi biçiminde ve toprağın üzerinde olduğunu, üzerinin yarım küre biçimindeki hava ile kaplandığını, dünyanın başlangıçta çamur halinde olup, güneşin ısısıyla buharlaşan suyun bulutları, kuruyan çamurun da toprağı meydana getirdiğini belirtmiştir. Güneşin düz bir çizgi şeklinde ilerlediğini düşünen Ksenofanes, gece olunca da bir çukura düştüğünü sanmaktadır.

Sizler de güneşin batışına tanık olduğunuz anlarda Ksenofanes'in adını yad etmeyi unutmayınız !...
Xenophanes
ÇUKURA DÜŞEN GÜNEŞ !!!



Creative Commons Lisansı
Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir.Tüm Yazılar Creative Commons Al 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

4 yorum:

  1. Dünyanın yuvarlak oluşunun kesin olarak ispatından önce bu görüşü dillendirilen birini görseydim, ağzını burnunu kırardım..

    YanıtlaSil
  2. Bilgi doğuştan verilmez onu bulmalı bulduğumuz yerde de almalıyız ki cahil olmaktan kurtulalım.

    YanıtlaSil
  3. Bilgi doğuştan verilmez onu bulmalı bulduğumuz yerde de almalıyız ki cahil olmaktan kurtulalım.

    YanıtlaSil
  4. tek tanrı düşüncesini Ksenofanes'ten önce mısır firavunu Akhenaton ileri sürmüştü diye hatırlıyorum.
    bilgiler için çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...