Okul yıllarında çoğumuz için felsefe dersi çok da ilgi çekici değildi. Bunda muhtemelen öğrenci psikolojisinin yanı sıra eğitim sistemimizin ezberci yapısı da etkendi. Benim için de öyle idi. Felsefe, sadece sınıf geçmek için çalışılan bir dersti. Sonraki yıllarda üniversitede felsefe dışında bir bölüm okurken sonu –izm ile biten kavramları anlamaya merak sardım. Liberalizm, sosyalizm, marksizm vb. ideolojilerin kökeninin aslında felsefede olduğunu o zaman keşfettim. Hatta ilk çağ felsefesine kadar uzanıyordu. Yani felsefede bir akımı, filozofu, bir dönemi anlamak ancak kendinden önceki dönemleri kavramak ile mümkündü.
O halde ilk
olarak bilmemiz gereken felsefe okumanın, belli bir sistematiğinin olması
gerektiği. Kulağınıza hoş gelen Kant, Platon, Sokrates, Schopenhauer gibi
filozoflardan birini seçip anlamaya çalışmak, salt onu okuyarak bunu yapmak, sizi boş bir uğraşa sürükler. Zira
felsefe, bir dizge şeklinde ilerler. Her filozof kendinden öncesinden
esinlenmiş, ona bir şeyler eklemiş ya da ona karşı çıkmıştır ve felsefe bu şekilde
devam etmiştir. Siz, Sokrates’i okurken Sofistleri bilmeli, Platon'u anlamak için
Sokrates'i çözmüş olmalısınız.
Yukarıdaki
paragrafın gözünüzü korkutmasını ve hatta yazının devamını okumaktan sizi
alıkoymasını istemem. Birer felsefeci ya da filozof olmanın yollarını
anlatmıyoruz. Amacımız entelektüel bilgi birikimimizi arttırmak, filozofların
düşüncelerine bir nebze vakıf olmak. Lakin bunu yaparken yanlış okumalar ile
anlaşılması güç metinler arasında boğularak, felsefeye sonsuza dek sırtınızı
dönmenizi de engellemek. Lakin bloguma şöyle bir bakınca felsefenin ne kadar
ilgi çekici ve keyifli olduğunu göreceksiniz. Kendinizi bundan mahrum
bırakmayın.
Peki
o halde ne yapacaksınız. Muhtemelen
adını daha önce de duymuş olduğunuz Jostein Gaarder'in Sofie'nin Dünyası isimli kitabı ile
başlayabilirsiniz. Okunması çok kolay ve
felsefe tarihini ilk çağdan günümüze uzanan bir sıralama ile hikayeleştirerek anlatan
bir kitap. Bu kitap ile bir nevi felsefe ile oyun oynayacak, sorular soracak,
filozoflar ile birlikte cevaplar üreteceksiniz. Ancak bu kitabı okurken
yanınızda mutlaka bir not defteri de olmalı. Ben, bu kitabı okurken tuttuğum
notları hala saklıyorum. Öyle ki kitap bittiğinde elinizde felsefe tarihinin
özeti bulunmuş olacak. Bu, artık bir nevi sizin için ilerleyen okumalara bir
rehber.
Bilgi, üzerinde tekrar edildikçe pekişen ve bilincimizde yer eden bir olgu. O nedenle Sofie'nin Dünyasını okuduktan sonra size önereceğim ikinci kitap ansiklopedik bir eser. Bol resimli, okuyucuyu yormayan yani herkesin kolaylıkla anlayabileceği ve felsefe tarihini geçmişten günümüze kısa metinler ve bol resimler ile göz önüne seren bir eser; Bryan Magee’nin Felsefenin Öyküsü kitabı. Bu kitapla birlikte artık felsefe tarihini genel hatları ile kavramış olacaksınız.
Bundan sonraki ilerleyiş bir anlamda size kalmış. Ben, felsefe tarihini derinlemesine öğrenmeye devam etmek istiyorum da diyebilirsiniz, bu konuya genel olarak vakıfım şimdi de belirli bir dönem ya da belirli bir filozof ile ilgilenmeliyim diye de düşünebilirsiniz. Örneğin artık Kant’ı, Hefel'i ya da Nietzsche’yi okuduğunuzda, O'nun felsefe dizgesindeki konumuna, kendisinden önceki felsefe yolculuğuna vakıf olduğunuz için onu anlamanız kolaylaşacak.
Felsefe tarihine devam etmek, tüm filozoflar ve düşünce tarihine olan genel bilginizi derinleştirmek isterseniz, size aşağıdaki kitapları önerebilirim:
Bana gelince, ben, felsefeye olan ilgimi üniversiteyi bitirip iş hayatına atıldıktan sonra yeniden üniversitede felsefe okuyacak kadar ileri götürdüm. Bu blogdaki amacım da felsefenin aslında hayatın tam ortasında ve tüm bilimlerin temelinde olduğunu gösterirken, anlaşılması güç bir ilgi alanı olmadığını da fark ettirebilmek.
Çok güzel bir analiz olmuş. Felsefe tüm bilimlerin anası, hatta kralicesidir. Felsefeye girdin mi, mantık ve metafizik, olmazsa olmazıdır bu yolun. Yani Portekiz kıyısından denize girip, Virginia sahilinden çıktığınız zaman sadece atlas Okyanusunun bir güzergahını biliyor oluyorsunuz. Halbuki okyanuslar üstü, altı ve tüm yönleriyle varlar. Felsefe de.
YanıtlaSilmerhaba yazılarınızı çok beğendim çok iyi bir blog
YanıtlaSilBilgilendirici ve keyifli bir okumaydı. Teşekkürlerimi sunuyorum...
YanıtlaSilSanırım yazınınız ilgimi çekti. Öyleyse başlayalım.
YanıtlaSil.bence hayır felsefe boş ve gereksız bı ders ben sadece sınıfı gevmek ıcın bakıyorum yoksa jhıc umrumda degıl evet ılgı cekıcı olabılırsın ama genede ıkna olmadım maleseffff
YanıtlaSil