14 Şubat 2015

Antikçağ'ın En Çılgın Filozofu !

EMPEDOKLES

Empedocles
"Sevgi" ile "Nefret" size neyi çağrıştırıyor ? "AŞK" mı ? Peki; "Evren, AŞK'tan gelmiş" desem;hatta bunu ben değil, bir filozof söylüyor desem. Nasıl yani? Dediğinizi duyar gibiyim.
Empedokles'in içerisine mitoloji kırıntıları serpiştirilmiş akıl yürütmeleri ile oluşturduğu felsefesinde, evrenin oluşumundaki ana etkenler "Sevgi" ve "Nefret" olarak ifade edilmiştir. Sevginin birleştirici, Nefretin ayrıştırıcı yönlerinin gel-gitleri arasında doğmuştur "Evren". Ya da "Aşk" mı demeliyim? 



Empedocles
(M.Ö.492-432)yılları arasında yaşamış olan Empedokles, Sicilya Adasının Agrigentum şehrinden idi. Siyasette sözü geçen bir ailenin ferdi olmasına, hatta kendisine krallık önerilmesine rağmen, demokrasi yanlısı duruşuyla, bunu reddetmiştir. Sadece düşünür değil;aynı zamanda hekim,din adamı, mucizeler gösteren bir rahip, tüm bunların ötesinde "tanrı" olduğunu bile iddia etmektedir ki, çılgınlığı da buradan gelmektedir. Yaşamı boyunca Sicilya Adası dışında, Güney İtalya'da da bulunduğu, buralarda hastalara şifa dağıtan, mucizeler gösterip, büyüler yapan biri olarak ün saldığı da bilinmektedir. 

Empedokles, Pisagorculuğun mistik öğretilerinden etkilenmiş hatta kendi "ruh" anlayışını bu temel üzerinde inşa etmiş olsa da O'nun asıl izinden gittiği filozof Parmenides'tir. Varlığın ezeli ve ebedi olduğu, değişim ve hareketin olmadığı, duyu verilerinin aldatıcılığı konularında Parmenides ile hem fikirdir. Üstelik İyonya'lı Doğa Filozoflarının varlığı tek bir "ana madde"ye indirgeyip, tüm değişimleri bu ana madde üzerinden açıklamalarını tatminkar bulmamaktadır. Örneğin Thales'in ana madde olarak belirttiği "su" nasıl olup da taşa , toprağa, havaya dönüşmektedir. Ya da Anaksimenes'in "hava" diye temellendirdiği ana madde nasıl suya , toprağa evrilmektedir. 

Bütün bunlara karşın Empedokles, doğadaki değişimin de farkındadır. Herakleitos'un "her şey akar" diye ifade ettiği devinimlerin de bilincindedir. Parmenides'in hareketsiz, değişmeyen, varlığa gelmeyen, yok olmayan "Bir"'inden doğadaki bu çokluğun ve değişimin vücuda gelişini nasıl izah edecektir? Özetle Parmenides ile Herakleitos'u nasıl el ele tutuşturacaktır ? 
filozof

Bu noktada Empedokles'in felsefesinde mitolojik figürlerin etkisi görülür. Homeros'un İlyada destanında yeryüzü Tanrılar arasında bölüştürülür. Zeus'a gökyüzü, Poseidon'a deniz, Hades'e yeraltı, yeryüzü ise hepsinin ortak kullanımına ayrılır. Muhtemelen bu anlatıdan etkilenen filozof, varlığın da dört ana öge (element) 'den oluştuğunu -ki "öge" tabirini ilk kez kullanan kişidir, belirtir. Bunlar gökyüzü yani "hava", deniz yani "su", yer altı yani "ateş", yeryüzü yani "toprak"tır. Daha önce ana madde olarak Thales "su"yu , Anaksimenes "hava"yı , Herakleitos "Ateş"i belirtmişti; Empedokles bunlara dördüncü olarak "toprak"ı da ekler. Peki doğa filozoflarından farkı nedir ? Onlar, ana maddenin değişimlere uğrayarak diğer var olanlara dönüştüğünü iddia etmekteydiler, Empedokles bu noktada Onlar'dan ayrılır ve Parmenides'in safına geçer. Bu dört ögenin Parmenides'in belirttiği gibi ezeli ve ebedi, değişmeyen, hareket etmeyen, bölünmeyen yapıda olduklarını ve tüm var olanların yapı taşını oluşturduklarını belirtir. Her şey bu dört ögeden oluşmakta, bu dört ögenin farklı oranlarda bir araya gelmesi ile meydana gelmekte ancak bu ögelerin kendileri hiç bir değişime uğramamaktadırlar.

filozof
Dikkatli bir okuyucu iseniz, hareket edemediklerine göre bu ögeler nasıl olur da diğer varlıkları meydana getirebilirler, diye sorabilirsiniz. İlk kez madde ile hareket ettirici kuvveti birbirinden ayıran filozof Empedokles'tir. Böylelikle yeniden "Sevgi" ve "Nefret" gibi mitolojik figürler devreye girer. Bu dört öge kendileri hareket edemezler ama "Sevgi" ve "Nefret" 'in birleştirici ve ayırıcı güçleri bunları birleştirerek ve ayırarak oluş ve yok oluşa sebep olurlar. Parmenides'in dediği gibi duyu verileri aldatıcıdır. İnsanların gözlemleri sonucu var oluş olarak algıladıkları; bu dört ögenin  "Sevgi" nin çekim gücü ile muhtelif oranlarda bir araya gelmesi, yok oluş olarak algıladıkları ise, yine bu dört ögenin "Nefret"'in itici gücü ile birbirlerinden ayrılmalarından başka bir şey değildir. 

Evrenin ilk evresinde varlığı oluşturan tüm ögeler sevginin birleştirici gücü ile bir arada idiler, sonra nefretin itici gücü bu ögeleri birbirinden ayırdı, ancak bu evrede bu ayrışma ile varlıkların belirli bölümleri oluştu, ardından sevgi tekrar birleştirici etkisini göstererek varlıkların oluşumunu tamamladı. 

Aynı zamanda bir hekim olan Empedokles, insan vücudundaki kanın, varlığın ana maddesi olan dört ögenin ideal karışımından oluştuğunu, düşüncenin de merkezi olduğunu düşünüyordu. 

Ruh anlayışında Pisagor'un izinden giden filozof, yeryüzünün üzerinde mutlu ruhlar aleminin bulunduğunu, ruhun insan bedenine girerek düştüğünü, ölüm ile bedenden bedene geçen ruhun, ancak ideal bilgiye, tanrı bilgisine erişmesi halinde beden hapsinden kurtulup , mutlu ruhlar alemine yükselebileceğini belirtmiştir. 

Kendisini büyücü, iyileştirici hatta tanrı olarak tanıtıp, Güney İtalya'da gezen Empedokles, zamanla halkın ilgisinin ve O'na olan inançlarının azaldığını fark edince , arkadaşlarını toplayarak Etna Dağı etrafında gezintiye çıkar. Onlara fark ettirmeden yanlarından ayrılan Empedokles, ayakkabılarını dağın kenarında bırakıp, Etna yanardağının boşluğuna kendisini bırakıverir. Bir müddet sonra filozofun yokluğunu fark eden arkadaşları O'nu aramaya koyulurlar, ayakkabılarını dağın kenarında görerek O'nun yanardağın içine kendisini attığını anlarlar. Böylelikle, tanrı ile bütünleştiğini ya da tanrı olduğunu ispat etmeye çalışmıştır. Bazıları ise, dağın lavlarını püskürterek Empedokles'in ayakkabılarını geri iade ettiğini söylemektedir.   

Tabi ki bu anlatılanlar tamamen hayal mahsülu olup, filozof doğal yollardan da hayatını kaybetmiş olabilir. Ancak ne kadar büyümüş olursak olalım, çocukluktan kalma bir alışkanlık ile masallara inanma eğilimindeyizdir. Ve kanımca, bazen büyüklerinde masallara inanmaya ihtiyacı vardır. 


filozof




Creative Commons Lisansı
Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir.Tüm Yazılar Creative Commons Al 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

6 yorum:

  1. Yazınız çok güzeldi, teşekkürler... Öğrenmek istediğim bir iki nokta var yalnız, yardımcı olursanız sevinirim. Tek Tanrı inancında olanlar da eski devirlerde bu görüşte miydiler? Bugün de hava, su, ateş ve toprak dörtlüsü geçerliligini korumakta, kabul görmekte midir?

    YanıtlaSil
  2. Bugün de "hava, su, toprak, ateş" öğeleri, evrenin dört temel unsuru kabul etmeyi sürdürmekte midir?

    YanıtlaSil
  3. Arkadaşlar iskender pala nın dört güzeller kitabını şiddetle öneririm. Tam da sorularınıza cevap niteliğinde 😊

    YanıtlaSil
  4. yazı için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  5. Teşekkür ederim beni aydınlattı.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...