MARCUS TULLIUS CICERO
Ölümsüz Tanrıça Eos ile ölümlü insan Tithonus birbirlerine aşık olurlar. Aşklarının sonsuza dek sürmesini istemektedirler. Lakin, Tithonus ölümlüdür. Bunun üzerine Tanrıça Eos, Tanrı Zeus'a giderek sevgilisi için ölümsüzlük diler. Bunu isterken Tithonus'un aynı zamanda genç kalmasını dilemeyi ise unutur. Ölümsüzlüğe sahip olan Tithonus, ne yazık ki zaman ilerledikçe yaşlanır ve fiziksel olarak çökerken, Tanrıça Eos hep genç kalmaya devam eder. Bu aşk hikayesinde ölümsüzlük, yaşlılık nedeni ile mutluluk getirmez.
İnsanoğlu, geçmişten günümüze ölümsüzlüğün ve genç kalmanın sırrına ermeye çabalamış, ihtiyarlık ise hep istenmeyen ancak zorunluluk gereği ulaşılan bir durum olmuştur. Yunan tarihçi Timaios'un anlatımına göre Roma egemenliği öncesinde Sardinya Adası'nda, yaşlanıp kendine bakamayacak hale gelen yaşlılar, oğulları tarafından başlarına vurularak ya da yüksek bir yerden aşağıya atılarak, öldürülürmüş. Ömürlerinin sonunu gülümseyerek karşılamaları için de yaşlılara bir içecek içirilir, böylelikle yüzlerinde yapay bir gülümseyiş ile kaskatı kesilirlermiş.
Roma'lı filozof Marcus Tullius Cicero (M.Ö.106-M.Ö.43) ölümünden bir yıl önce 62 yaşında kaleme aldığı "Yaşlılık Üzerine" adlı yapıtında ihtiyarlığı tüm yönleri ile ele alır. Doğduğumuz andan itibaren yaşlanmaya başlarız ve çocukluk, gençlik, erişkinlik sonunda doğal bir süreç olan ihtiyarlığa nasıl erişmemiz gerektiği, erdemli ve bilge bir ihtiyar olmanın yollarını bize anlatan Cicero, aynı zamanda yaşlılığa dair yapılan eleştirileri de verdiği karşı yanıtlar ile etkisiz kılar.
Felsefeyi yol gösterici ve yaşamdaki sıkıntılardan kurtarıcı güce sahip olarak gören Cicero, bu nedenle yaşlılıkta da felsefe ile meşgul olmanın, hem zamanın iyi değerlendirilmesine hem de yaşlılığın ne olduğunun anlaşılmasına yardımcı olacağını öne sürer. Sabırlı ve ölçülü olmayı bir erdem sayan Cicero, Stoacı ahlak anlayışının etkisi ile hayattaki zorluklar karşısında insanoğlunun sabırlı olması ve aklını kullanarak hareket etmesi gerektiğini belirtir. Yaşlılık da hayatın bir gerçeğidir ve onun ortaya koyduğu değişimler karşısında insanın sabırlı, ölçülü davranması ve aklını kullanarak hareket etmesi gerekir. Bu noktada aklın kullanımına öncülük edecek olan da yine felsefedir.
İnsan doğanın bir parçasıdır ve doğanın bir düzeni vardır. Doğanın karşımıza zorunlulukla çıkardığı olayların iyi ya da kötü olarak değerlendirilmesi tamamen kişinin bakış açısından kaynaklıdır. Dolayısıyla doğanın zorunlulukla karşımıza çıkardığı yaşlılığın insanoğlu tarafından değiştirilmesi mümkün değildir. Ancak buna bakış açımızı değiştirmek elimizdedir. Nitekim bilgelik de doğayı doğru bir şekilde gözlemleyip, anlamlandırıp yola öyle devam etmeyi gerektirir. Özetle kötü olan yaşlılık değil, insanın ona olan bakış açısıdır.
Hellenistlik Felsefenin temel gayesi maddi koşullardan bağımsız olarak insanın mutluluğunu sağlamaktır. Cicero da yaşlılığa bağlı yüklerin ve yaşlılığın insanın mutluluğunu etkilememesi gerektiğini, insanın bu olaylara bakış açısının aslında onu mutlu ya da mutsuz kılan olduğunu belirtir. Ancak yine de yaşlılıkta maddi sıkıntılar, ekonomik ve sosyal imkansızlıkların varlığı halinde yaşlılığın daha güç olacağı ve insanı mutsuz kılacağını da kabul etmek zorunda kalır.
Cicero, yaşlılığın olumsuz bir durum olarak değerlendirilmesine neden olan 4 etken öne sürüldüğünü belirtir. Ve bunları ileri sürdüğü karşı argümanlar ile etkisiz kılmaya çalışır. Bu 4 neden şunlardır:
- Yaşlılık Bireyi İş Yapmaktan Alıkoyar
- Yaşlılık Bedeni Zayıflatır
- Yaşlılık Bireyi Tüm Hazlardan Yoksun Bırakır
- Yaşlılık Ölüme Yakındır
1-Yaşlılık Bireyi İş Yapmaktan Alıkoyar: Cicero, gençlerin yaptığı, çeviklik, sürat ve kuvvet gerektiren işleri yaşlıların yapmalarının mümkün olamayabileceğini kabul eder. Ancak yaşlıları bir geminin kaptanına benzeten Cicero, deneyimleri, söz geçirme yetenekleri ve bilgileri ile gençleri yönlendirerek, maddi güçten çok akıl gücüne dayalı büyük işlerin başarılmasını sağlayacaklarını vurgular. Yaşlıların, dikkatli düşünme, akıl yürütme ve yargı güçleri gençlerin enerjilerinin doğru yönlendirilmesine vesile olacaktır. Nitekim Roma'nın yönetim merkezi Senato'ya dikkati çeken Cicero, Senetus kelimesinin kökeninin, "yaşlı kişi" anlamına gelen Senes'den geldiğini de vurgular. Aklı ile iş görmeye devam eden yaşlıların, kendilerine de iki yönden fayda sağlayacaklarını söyler Cicero; hem akıl yolu ile iş hayatının içinde olup, aktif yaşama katılmakta, hem de aklını kullanarak akıl sağlığını da korumaktadır.
2-Yaşlılık Bedeni Zayıflatır: Cicero yaşlıların fizik gücü ile değil, akıl gücü ile iş gördüğünde pek çok işi başarı ile gerçekleştirebileceğini ortaya koymuştur. Dolayısıyla maddi işlerden ziyade manevi işlere yönelmesi gereken yaşlı bireylerin, beden zayıflığı ve güçsüzlüğünün yaşlılığı kötü kıldığı savı da kendiliğinden hükümsüz kalmaktadır. Kişilerin bedenlerini uzun yıllar sağlıklı kullanabilmeleri için sağlıklı beslenmeleri, bedeni koruyup kollamaları gerektiğini kabul eden Cicero, akıl gücünün ise yaşlılıkta da insanı terk etmediğini söyler. Hatta bedeni sağlıklı kılmanın, zinde bir akla da vesile olacağını belirtir. Özetle akıl gücünü kullanan yaşlı bireyin, beden gücünün zayıflığı önemini yitirecektir. Aklı güçlü kılmak ise onu kullanmakla mümkündür. Tabiki yaşlılık ile birlikte gelebilecek olan hafıza problemlerini Cicero'nun göz ardı ettiği dikkatlerden kaçmamalıdır.
3-Yaşlılık Bireyi Tüm Hazlardan Yoksun Bırakır: Erdemli olmak, kişinin maddi zevklerden uzaklaşması ve ahlaklı davranmasına neden olacak olan akla dayalı bir irade ile mümkündür, diye belirtir Cicero. Bu durumda yaşlılığın, kişiyi maddi hazlardan uzaklaştırarak, iradenin yapması gerekeni yapıp, kişiyi erdeme yakınlaştırdığını söyleyebiliriz. O halde yaşlılık, zorunlulukla kişiyi erdemli kılan bir vasıftır. Yine de yaşlıları maddi zevklerden tamamen soyutlamayan Cicero, maddi zevklerin de ölçülü ve erdeme uygun olması gerektiğini yineler.
4-Yaşlılık Ölüme Yakındır: Ölümün yaşlılığın doğasına uygun olduğunu kabul etmekle birlikte, gençlerin de ölümden uzak olmadıklarını söyleyerek söze başlar Cicero. Hiç kimse sabah uyandığında, akşama kadar yaşayabileceğini garanti edemez. Ölüm yaşa bağlı olmayan ve gençlerin de başına gelebilen bir sorun olduğundan Cicero'ya göre ölüm, yaşlılığı kötülemek için yeterli bir sebep değildir.
Hayat, insanların karşısına her dönemde zorluklar çıkarabilir. Bunu, salt yaşlılığa indirgemek doğru değildir. Yaşamdaki problemlerin iyi ya da kötü olmalarını, kişilerin onlara bakış açıları belirlemektedir. Yaşlılığa bakış açımız da, onunla iyi geçinip geçinemeyeceğimizi belirleyen temel kıstas olacaktır. Cicero, yaşlılıkta görülebilen hafıza problemlerine çok değinmemesi ve maddi, sosyal ve ekonomik kısıtlılıkların yaşlılığı güçleştirici yönüne yeterince yer vermemesi nedeni ile eleştirilmiştir. Son kertede yaşlılığın doğru yaşanılmış bir gençlik ve erişkinliğin sonunda kişiye ağırbaşlılık, cesaret, sabır, sakinlik, temkinlilik, metanet, olgunluk, saygınlık ve bilgelik gibi vasıfları getireceği unutulmamalıdır.
Kaynakça: Merve Aslanbaş, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe Anabilim Dalı, Yüksek Lisans tezi, Ankara,2010
Ümmü Nur Özdemir, Geçmişten Günümüze Cicero ile Yaşlılık, Sosyoloji Dergisi, 2019, Sayı:40, 281-290 (ıssn:1300-5642)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder