Herakleitos
Aynaya her baktığınızda gözlerinize yansıyan görüntünün hep aynı size ait olduğundan emin misiniz? On yıl önceki fotoğrafınızda size gülümseyen yüzünüz ile, on yıl sonraki fotoğrafınızda size gülümseyen yüzün aynı yüz olduğunu söyleyebilir misiniz? Bütün bunları "hayır" diye yanıtlıyorsanız, değişimi inkar etmiyorsunuz demektir. Madem ki geçmişteki "siz" ile, andaki "siz" aynı "siz" değilsiniz, o halde tüm bu soruları "benim" diye cevaplamanızı sağlayan nedir? Değişimdeki birlik mi? Ya da Herakleitos'un dediği ifade ile "logos" mu ?
Felsefe alemindeki yolculuğumuza, Batı Anadolu'da İyonya'lı filozofların sonuncusu olan Efes'li Herakleitos (M.Ö.535-M.Ö.475) ile devam ediyoruz. Miletli filozofların (Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes) doğadaki oluşu, tek bir ana maddeye indirgediklerini ve her şeyin bundan pay alarak oluşa geldiğini ifade ettiklerini biliyoruz. Aslında Heraklitos da, aynı yöntemle yola çıkmış, ancak çok daha farklı sonuçlara ulaştığı gibi, felsefede ilk kez bir sistem kurmayı başaran filozof olmuştur. Üstelik Herakleitos, Milet'li filozoflar gibi sadece doğayı incelemekle kalmamış, ilgisini insana, siyasete, bilginin elde edilme yöntemine de yönelterek, felsefenin ilgi alanını genişletmeye, Sokrates öncesi dönem sofistlerinin ve sonrası şüphecilerinin de yolunu açmaya başlamıştır. O'nun etkisi tüm felsefe tarihi boyunca devam ederek, Hegel'e ve Nietzsche'ye kadar ulaşacaktır.
Herakleitos öncelikle doğadaki ana maddenin "ateş" olduğunu söyleyerek söze başlar. Her şey ateşten meydana gelmiştir ve yine ateşe dönüp yok olacaktır,bu ise sonsuz bir döngü olarak durmaksızın devam edecektir. O doğayı gözlemlemiş, mevsimlerin dönüşümündeki, canlıların doğum ve ölümlerindeki değişimlere bakarak hiçbir şeyin durağan olmadığını, ancak devinimin de belli bir düzene göre oluştuğunu fark etmiştir. Sıcak cisimler zamanla soğumakta, sonbaharda sararan yapraklar, ilkbaharla birlikte yeşermekte, sanki ölümden hayata evrilmekte, zıtların mücadelesine sahne olan doğa en sonunda uyumda varlığa gelmektedir. Bütün bunları Heraklitos kısa bir cümle ile özetler "Her şey akar".
Evrendeki bu sonsuz döngüdeki düzene "logos" adını verir Herakleitos. Logos; söz, düşünce, akıl, yasa anlamlarına gelir. Herakleitos doğada zıtların savaşımına tanık olmuştur, bu savaştaki düzeni, sonunda uyumun kazanışını görmüştür. O nedenle her şeyin varlığa gelmesi ancak bu savaş ile olacaktır.Her şey zıttından doğmakta, zıt olana dönüşmektedir. Doğada durağan bir şey aramak nafiledir. Peki bu logos sadece doğada mıdır?
İşte bu noktada Heraklitos insana yönelir. O'na göre insanın ruh'u ile ben'i aynı şeydir ve insan ruhunun iki yönü vardır. Duyu verileri sayesinde doğaya yönelmiş algılayan yönü; bu algıladıklarını yorumlayarak, işleyerek doğanın bilgisine logosa erişen akla karşılık gelen yönü. Herakleitos yıllar sonra Kant tarafından dile getirilecek olan, deneyim ve akla dayalı bilgi anlayışının tohumlarını da ekmektedir böylece. Ayrıca insanoğlunun doğanın sırlarına erebilecek , gerçek bilgiye ulaşabilecek yeterlilikte olduğunu da ifade etmektedir.
Doğa koskoca bir kitaptır, bu kitabı ancak onun harflerini bilenler okuyabilir. İşte insanoğlunun duyuları bu kitabın harfleridir. Bunları okuyup işleyen akıl gücü sayesinde logosa erişebilmektedir. Evren büyük logos, insan küçük logostur. Peki insanlar doğayı anlamak, bilgiye ulaşmak konusunda gerekli yeterliliğe sahip olmalarına karşın, bu yeteneklerini yeterince kullanmakta mıdırlar? Herakleitos'a göre bu sorunun cevabı kocaman bir "hayır"dır. Heraklitos, yığınları küçümsemekte, onların evrenin gerçek bilgisini elde etme de gayret göstermediklerini ,hayatı sorgulamadan, koyun sürüleri gibi yaşadıklarını düşünmektedir.
Heraklitos'a göre, insanlar üç gruba ayrılırlar.
- Ne söylenirse söylensin, ağzı açık dinleyip inananlar.
- Her söylenene karşı, köpek gibi havlayıp karşı çıkan tutucular
- Filozoflar, bilgeler diye adlandırılan bilgi depolamakla bilge olduğunu zannedenler.
O; her üç insan tipine de şiddetle karşı çıkmaktadır. İlk kez, felsefe anlayışını sadece maddenin oluşumunu izah etmek için kullanmakla kalmamış, insanların felsefeyi yaşamaları gerektiğini de dile getirmiş kişi olmakla, Sokrates'in de habercisidir.
Madem ki "logos" a erişecek akli gücümüz vardır, o halde bilmeye, ancak salt bilmenin dışında bildiklerimizi sorgulamaya da ihtiyacımız vardır. Bilge insan olmak, ancak bedensel tutkulardan arınmış, öğrendiklerini sorgulayarak doğruya ulaşmaya çalışan ve böylece gerçek logos bilgisine varanların erişebilecekleri bir mertebedir.
Halk yığınlarının körü körüne inanan, sorgulamasız yönüne kızan filozof, eserlerini özellikle sıradan insanların anlayamayacağı bir dille yazmış, bu nedenle kendisine "karanlık Herakleitos" adı verilmiştir. Günümüze kadar yazılı pek çok fragmanları ulaşmış ilk filozoftur.
Soylu bir aileden gelmesine karşın, servetini ve yöneticilik mertebesini elinin tersiyle iterek kardeşine devreden Heraklitos'un , yığınların duyarsızlığı karşısında, elini ayağını her şeyden çekip Artemis tapınağında inzivaya çekildiği yazılarını burada yazdığı söylenir.
Yüzyıllar boyunca, düşünce dünyasında etkisi hissedilen Heraklitos her ne kadar "karanlık" olarak isimlendirilse de ışığının günümüze kadar ulaştığından eminiz.Peki o ışıktan ne kadarımızın faydalandığını sorarsanız, işte bunda pek iyimser değilim. Herakleitos'un dediği gibi sorgulamayan, güdülerek yaşadığını farketmeyen yığınlar hep olacak ne yazık ki, ve o yığınların uyanmasını isteyen Heraklitos gibi filozofların seslerini duyurmak ise biz felsefecilerin görevi olmalı.
Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir.Tüm Yazılar Creative Commons Al 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Gün içinde aklımda hep Herakleitos'la ilgili düşünceler vardı ve ondan yola çıkarak yorumlamayı düşündüğüm bazı olayları zihnime not ettim.Eve gelip pc başına oturduğumda mailimde ilk gördüğüm bildirimin Herakleitos'la ilgili bir yazı olduğunu görünce yaşadığım şaşkınlığı paylaşmak istedim:))) Okurken çok keyif aldığım güzel yazınız için teşekkürler.Ellerinize sağlık.
YanıtlaSilÇok hoş bir tesadüf olmuş :) yazımdan keyif almanız beni ayrıca mutlu etti, ben teşekkür ederim..
SilEfes gitmeden küçük bir araştırma yapıyordum. Nette denk geldim. Gezim yazınız sayesinde daha keyifli geçecek.
YanıtlaSilMitosdan logosa teşekkürler...
Efes'e gittiğinizde Herakleitos'a selamımızı iletin :) Keyifli gezmeler ...
SilAnlatiminiz çok tatlı ve kusaticu..okurken zevk aldım..
YanıtlaSilDoğa filozofu mu herakleitos?
YanıtlaSilHerakleitos Doğa Filozofu mudur
YanıtlaSilevet
Sildeğil
Sildeğil
SilHayran kaldım paylaşımlarınıza ölümsüz sokrates ayrı güzeldi bu da öyle . Devam lutfen sizdem dinlemek hoş..
YanıtlaSilHer şey akıp gider
YanıtlaSilDostlarim beni Heraklitosa çok benzetirler.Bosver sana ne kadar anlatırsan anlat seni anlamayacak kendielri için çabalamayan yığınları bilgilendirmek için neden ugrasayim? Dediğim icin.
YanıtlaSil"Ben Heraklit"yeni yazmayı düşündüğüm kitabıma koymayı düşündüğüm isim.
YanıtlaSilElinize sağlık, müthiş bir yazı olmuş. Çok fayda gördüm. İyi çalışmalar dilerim
YanıtlaSil